-
1 nişan
nişan Zeichen n, Merkmal n; Kennzeichen n; Zielscheibe f; Ziel n; Verlobung f; Orden m, Auszeichnung f;nişan almak zielen, anlegen (auf A), schießen; einen Orden bekommen;nişan atmak schießen, feuern;nişan bırakmak eine Spur hinterlassen;nişan halkası (oder yüzüğü) Verlobungsring m;-i nişan koymak sich D merken A; kennzeichnen A;nişan takmak den Verlobungsring anstecken; den Orden anlegen;-e nişan vermek jemandem einen Orden verleihen; (-den) einen Vorgeschmack geben von D;nişan yapmak sich verloben -
2 nişan
п1) знак, при́знак, приме́та; следnişan bırakmak — перен. оставля́ть след (в жизни и т. п.)
2) обруче́ниеnişan halkası или nişan yüzüğü — обруча́льное кольцо́
3) прице́л, прице́ливание; наво́дка4) о́рден -
3 brand
n. damga, dağlanarak yapılan iz; marka, tarz, usul, nişan, namus lekesi, ayıp, kızgın demir, buğdaypası, mantar [bot.]————————v. dağlamak, damgalamak, derin etki bırakmak; işlemek, markalamak, lekelemek* * *1. damgala (v.) 2. marka (n.)* * *[brænd] 1. noun1) (a maker's name or trademark: a new brand; ( also adjective) a brand name.) marka2) (a variety: He has his own brand of humour.) kendine özgü, özel bir tür3) (a mark on cattle etc to show who owns them, made with a hot iron.) damga2. verb1) (to mark cattle etc with a hot iron.) damgalamak2) (to make a permanent impression on: His name is branded on my memory.) iz bırakmak3) (to attach (permanent) disgrace to: branded for life as a thief.) lekelemek•
См. также в других словарях:
nişan koymak — (bir şeyi veya bir şeye) ileride tanıyabilmek veya ölçebilmek için bir şeyin durumunu, onun herhangi bir özelliğini akılda tutmak veya iz bırakmak Dönüşte yolumuzu şaşırmamak için şu çifte kavakları nişan koymuştuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
iz — is. 1) Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara vermek — yeniden başlamak için bir işi bir süre bırakmak, durmak Sabahtan beri ara vermeden yağan sessiz, ince nisan yağmuru. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük